Gitmişti makama arz-ı hâl için,
�Bey� dedi, yutkundu, eğdi başını.
Bir azar yedi ki oldu o biçim�
�Şey� dedi, yutkundu, eğdi başını.
Kapıdan dört büklüm çıktı dışarı,
Gözler çakmak çakmak, benzi sapsarı…
Bir baktı konağa alttan yukarı,
�Vay� dedi, yutkundu, eğdi başını.
Çekti ayakları kahveye vardı,
Açtı tabakasın, sigara sardı.
Daldı.. neden sonra garsonu gördü,
�Çay� dedi, yutkundu, eğdi başını.
İçmedi, masada unuttu çayı;
Kalktı ki garsona vere parayı,
Uzattı çakmağı ve sigarayı,
�Say� dedi, yutkundu, eğdi başını.
Döndü, gözlerinde bulgur bulgur yaş,
Sandım can evime döktüler ateş.
Sordum: �memleketin neresi gardaş? �
�Köy� dedi, yutkundu, eğdi başını.
Yürüdü, kör-topal çıktı şehirden,
Ağzına küfürler doldu zehirden;
Salladı dilini� vazgeçti birden,
�Oy� dedi, yutkundu, eğdi başını….
ey benim nazlı ceylanım severim severim kimse bilmez bir ateş düştüki başa tüterim kimseler bilmez…
Bulutlarla kaplı pazar Kaplı tıpkı gönlüm gibi Gönlü bulutlu olanlar Tanrım esirgeme onlardan ümidi Yitirdim…
Tick Tack Tick Tack die Zeit verrinnt Tick Tack Tick Tack das Spiel beginnt so…
written by Eric Kaz © 1967 Embassy Music Corp (BMI) If you see a friend…
I'm sittin' on a time-bomb The world is like a time-bomb And it's about to…
bir ucunda yar oturur, ayakları suda bir ucunda kelebekler bu sandalın zaman zaman huzunlerim duşer…