Gitmişti makama arz-ı hâl için,
�Bey� dedi, yutkundu, eğdi başını.
Bir azar yedi ki oldu o biçim�
�Şey� dedi, yutkundu, eğdi başını.
Kapıdan dört büklüm çıktı dışarı,
Gözler çakmak çakmak, benzi sapsarı…
Bir baktı konağa alttan yukarı,
�Vay� dedi, yutkundu, eğdi başını.
Çekti ayakları kahveye vardı,
Açtı tabakasın, sigara sardı.
Daldı.. neden sonra garsonu gördü,
�Çay� dedi, yutkundu, eğdi başını.
İçmedi, masada unuttu çayı;
Kalktı ki garsona vere parayı,
Uzattı çakmağı ve sigarayı,
�Say� dedi, yutkundu, eğdi başını.
Döndü, gözlerinde bulgur bulgur yaş,
Sandım can evime döktüler ateş.
Sordum: �memleketin neresi gardaş? �
�Köy� dedi, yutkundu, eğdi başını.
Yürüdü, kör-topal çıktı şehirden,
Ağzına küfürler doldu zehirden;
Salladı dilini� vazgeçti birden,
�Oy� dedi, yutkundu, eğdi başını….
Kapısında kelezler zaman gelir vermezler Geldi cicim ayları bizi evlendirmezler Hey hey dostum çal Dertli…
Honey bee, honey bee Our hearts sing sympathy Such a sweet melody Honey bee, honey…
Gurub etti güneş dünya karardı Gül-i bağ-ı emel soldu sarardı Felek de böyle matemler arardı…
Backslide take a dive 2 the right side And were hellbent downsouth where our summer's…
Bir dilin bütün sözcüklerini kullansam seni tarif Edemeyeceğimi biliyorum. ulaşılmaz oldun hep; dokunmak Hissetmek ve…