Bedük – Disposable

Bana çok mu görüyorsun Sevmek yoksa bir günah mı Beni neden üzüyorsun Benim de bir canım yok mu Taştan taşa vursan beni Çok severim yine seni Düşünmezsin neden beni Benim de bir canım yok mu Döküyorsun yaprak gibi Çiğniyorsun toprak gibi Kaçıyorsun korkak gibi Benim de bir canım yok mu Doğru desem yalan dersin Sevap…

sevmek gibi geliyordu herşey, sevmek gibi gidiyordu kadın… adının anlattığı, canın teni yakmasıydı, bir bulut, evet ama aslolan; bulutun suyu yağmasaydı… bir insanı sevmekle başlıyordu her şey ve boşanmak için, en az iki şahit gerekiyordu.. böyle zamansız güneşli, umulmadık mavi günlerde bir bekleme salonu yalnızlığına bürünüyorum iliklerimdeki yitik aşkı sarhoş bir unutkanlığa ilikliyorum sanki şiirini…

tuned in the radio to a passion play sounds much better now sounds all the same say this, say that it’s just a game some things go ’round and ’round but never change no phony eyes no phony eyes flipped on the videos chasing a rhyme watched all the scary bones into the night fade…

That backseat smells like mold And the carpet is screaming That white trash honey Bet she fucks like a demon Is that the reason Is that the reason Is that the reason I betray? From years of doing bongs And jerking off in my parent’s place I’m just a-popping my blackheads In Freak Shop USA…

Hani bir zamanlar iki candık Ne kadar yakındık Birbirimizi ölesiye bir can gibi Sarıp sarmalardık Hayat insanı bi tuhaf yapıyor Yaşadıkça görüyor Aklı başına geliyor Tecrübe konusu değeri pahası İnsanoğlu bu susadıkça susası geliyor Bana bugünler bişeyler oluyor Bugünlerde hep aklım sende

C?est si bon Lovers say that in France When they thrill to romance It means that it’s so good C’est si bon So I say to you Like the French people do Because it’s oh so good Every word, every sigh, every kiss, dear, Leads to only one thought And the thought is this, dear!…