İzel – Efendim

sen gitme bana kal yokluğunda buralar boş kalan sokaklra benzer heryer hep taş duvar ya ümit ver de senin olayı ya izin ver sende kaybolayım savrulursam karanlığında bir ışık yak yönümü bulayım her günümde gecemde yerin yanımdır benim sen canımsın sen gücüm SEN EFENDİM

Şebnem Ferah – Zaman Geçip Gidiyor

bilgi sahibi olmadan fikirlerle dolmusuz bir yerlerde bir cift elin tuttugu silahta kursun olmusuz kalem sahibi olmadan kiliclar kusanmisiz yasayip yasatmak dururken hem ölmüs hem katil olmusuz gözlerimiz var ama görmek istemedikce yüreklerimiz var ama hissetmedikce hic islanmadan yüzmek ne kadar mümkünse hic yanmadan atesle ne kadar oynanabilirse icinde yasamak varken teget gecmek dünyaya iste…

Emel Sayın – O Ağacın Altı

Gölgesinde mevsimler boyu oturduğumuz Hep elele vererek hayaller kurduğumuz Kimi üzgün, kimi gün neşeyle dolduğumuz O ağacın altını şimdi anıyor musun? O güzel günler içim bilmem yanıyor musun? Attığımız tarih de, çizdiğimiz o kalp de Silinmemiş duruyor, hepsi yerli yerinde Sen şarkılar söylerdin yatarken dizlerimde O ağacın altını şimdi anıyor musun? O güzel günler içim…

Zakkum – Yüzük

Bir yüzük olacaktı parmağında Onlarca yıl geçti oysa Bir tebessüm kaldı İkimizin de dudaklarında Geçmiş günleri hatırlayınca Keşke’ler kalıyor bana Saçlarımıza beyaz düşmemişken.. Farklı hayatlar seçmemişken.. Durdurmadık, durduramadık zamanı.. Kendisi bile bilmiyor ama Hatırlatsın diye seni bana Gözleri pek andırmasa da, İsmini verdim küçük kızıma…

Toprak – Şalvarlı Gelin

Dağ başına vardım gülleri çoktur Güzeller geliyor sevdiğim yoktur Edalı gelin, şalvarlı gelin öldürdün beni Şu derenin alıcından burcundan Bana baksan ölür müydün acından? Edalı gelin, şalvarlı gelin öldürdün beni Yüksek elvanlarımı bülbüller öter Bülbülün figanı bağrımı deler Ne biçim yürekmiş kurban olduğum Deper ha teper teper ah deper Yolumuz gurbete düştü halımız beter