Gelelim balıkların öyküsüne, Camgöz balığını bilir misiniz? Köpek balığından biraz küçük bir deniz canavarı. Sardalya balıklarına bayılırmış. Sardalya balıkları, camgözün yaklaşmakta olduğunu Kokusundan mı, denizin kıpırtısından mı nasılsa Anlarlar, hemen bir araya gelir, birleşir, yanyana, Sırtsırta bir duvar oluştururlarmış. Camgöz gelir, gelir, gelir, iyice sokuldu mu, Sardalya balıkları birden pullarını sirkeleyip Kaçarlarmış. Sonra bu pullar…
Günahların boynunda, aşkla örülü zincir gibi Hangi yürek karşında dimdik durabilir ki Başlamadan kaybedilmiş bir savaştı bu sanki, senle benim aramdaki Açmadan solmuş gibi baharın çiçekleri, dokunuşların gibi Sorma halimi kendime küstüm Aşka küfredip yollara düştüm Durdurak yasak sönebildiğimce ateşimde söndüm Öyle bir savaştı bizimki, yıkık dökük Kaybetmeyi göze almış sana kazanmak yetmedi Dokunuşların kalbimi…
Canlı Cansız Cümlemiz Bir Nesneden Varoluyor Bu Bir Hikmet Sultanım Canana Akıtır Bu Can-I Beden Kabul Etmek Cana Minnet Sultanım Sevip Aşık Olmak Ezelden Bahtım Yar Sana Kadimdir İkrarım Ahtım Senin Çün Bezendi Sinemde Tahtım Aha Teslim Oldum Hükmet Sultanım Büryaniyem Geldim Mürvete Düştüm Canımdan Malımdan Serimden Geçtim Gerçi Ezel Aşkın Meyinden İçtim Dest-İ Kudretinle…
Yaşlı bir kadın çıplak ayaklarıyla Ağlayarak kaybolan oğlunu arıyor Elleri bağlı bir esir üşüyor kamyonda Titriyerek korkudan bir çuval kafasında Oturmuşken yemeğe akşamüstü evlerinde Çıkarırlar dışarı zorla elleri havada Çocuklar ağlayarak çöker toprağa Amerikan askerleri Bağdat yolunda Odamda televizyon karşısındayım Pencereden baktım çölde gökyüzü Kan fışkırdı ekrandan ürperdim kaldım Kara dumanlar savaşın korkunç yüzü Çölde…
Know the message of the blessed three given the gift of prophecy of the twentieth century the virgin Mary gave. One by one the secrets came sworn to be true in god’s name look to the sky the three children claimed and doubt would remain. The secrets of evil the secrets all evil. They try…
Mozz Soğuk mu sıcak mı belli değil sahiden Kendimi kandırmak isterim ama beceremem Beynim uyur halde fakat herşeyin farkında Kendimle konuşurm o beni zorlasada Karmaşık ve zor çünkü sık olan bi durum değil Fırlayan bir ok gibi kalbim delicidir Sorular ardına kadar açar o kapıyı ve adrenalin salgılanır olur hafif bulantı Buna sebep olan deme…
Zamanı doldurduk gidiyorsun işte Gücenmedim anladım hatta düşününce Diyecek hiç bir söz yok Helal et hakkını sende İnan hiç dargın degilim git bir an önce Git bir an önce, git bir an önce Sevemedin beni bir türlü Aah denedim türlü türlü.. Yorulduk ikimizde Başka dert olmasında çekeriz başa gelince Gözünü doldurma inmesin ince ince Hırka…
Tell me that you’re alright yeah everything is alright. oh please tell me that you’re alright. yeah everything is alright. Give me a reason to end this discussion, To break with tradition, to fold and divide. ‘Cause I hate the ocean, theme parks and airplanes, Talking with strangers, waiting in line. I’m through with these…
Sen gökkuşağımsın Ağaçta rengarenk bir ışıltı Ahhh dünayalara değer Bir bakışın Gülbahar Yağmurda aç kollarını Yağmurda aç kapılarını bana Gülbahar Ömrüm geçsin yavaş yavaş Geçsin son nefesime kadar Hep seninle sevgilim Yum güzel gözlerini Bir yelken aç denizlere Kör fırtınalarda bile Hep gülümse Gülbahar
Kaç bahar geçer kendimde böyle Her şeye güvenmiştim ben sende Ölene kadar sürer bu böyle Yaralı bitkin daha ne söyler Nereye kadar sürer bu böyle Vazgeçmem ki ölürüm de dönmem Ölene kadar savaşmanın anlamını anlamadım gitti Anlayan var mı zaten, anlayan yok ki zaten Belki biraz umurunda olsa Birkaç satır bile olsun yazsan Bazı günler…