Hakan Yeşilyurt – Her Şey Boş

Dün geceyi benle sabah etmedin Yürüdük aynı yolları beni bilmedin Gidersen küçüğüm beni sevmedin Oysa ben başkasına gönül vermedim Her şey boş dünyada Her şey boş hayatta Yaşadığın kar yanına Yaşayalım sonunu düşünmeden Ağlayalım kederden, hüzünden Bir oyun değil mi hayat Sahnelenmeyen Oyuncu olmak dururken seyretmek neden Her şey boş dünyada Her şey boş hayatta…

Sabahat Akkiraz – Yoksul Dede

Kudret kandilinde balkıyıp duran Muhammet ali’nin nurudur billah Zuhur edip kuffarın meskenin yıkan Elinde zülfikar ali’dir billah Elinde zülfikar altında düldül Önünce kamberin dilleri bülbül Hz. fatma anam cennette bir gül Ona sırrım dedi hak resulullah Fatma anadan geldi hasan hüseyin Onların nuruyla ziyalandı din Kırklara erişti zeyneL abidin Çekeriz yasını hasbeten billah Muhammet bakırdan…

Erdal Güney – Yayla Mengisi

Varıp gidip yaylaları gezmeli Kalem alıp kaşın gözün yazmalı Önü gök önceki sarı çizmeli Öldüm gelin öldüm senin elinden Uzun olur kırkkuyunun ayağı Serin düşer yaylaların goyağı Ne sen gelin oldun ne ben güveyi Öldüm gelin öldüm senin elinden Yaz gelince her goyaklar yurd olur Güz gelince yarelerim dert olur Gelin ayşem evleriniz nerede olur…

Mor Ve Ötesi – Pis

Hepimiz hepinize dokunduk Korkunç kokular çıktı üstümüzden Elimize yüzümüze bulaştı hepsi Deliler gibi saklandık Hem de güçsüz kalıp yaşlandık Tertemiz bulaştık pisliğe Niye? Sonsuz acılara boğulduk Öldük işte en sonunda Ne yazık boş kalan hiçbir yer yok Elimiz elinize dokundu Gözler silindi yüzlerden Ne yazık farkeden hiçbir şey yok Onlara kızmayın Onlar farkında değil