Meçhul Sanıklar – Ne Farkı Var

yine birikti kelimelerle dile gelen keder

bu tek yolu vardım diyemeden uzar mesafeler

bitmez sonu her hüzünlü günümün dünü bundan beter

bilmeden üzdüklerim affetsinler son sefer

söylesin biri kalbi temiz hepmi kaybeder

yokluğunda kimsesiz gözlerim derinden izler

boğazda düğüm olur anlatılmaz bazı hisler

boyun eğip susarsın ses çıkmaz yetersiz sözler

her taraf karanlık üstelik yolumda sisler

canada kasteder bir kağıt için düşerse maskeler

unut ve sende sil geriye dönmesin vefasız

akıp geçer anlamazsın ömür sür yalansız

kıymet bilmeyip getirmezsen yaşarsın arsız

yeri gelir bir laf deşer mermisiz silahsız

gelip umursamaz gelip gider zamandan farksız

ertelenmiş her plan yalan ölüm zamansız

anlamazsan kadir kıymet rengi sor anaya

yıldızlar göz kırpar başını kaldır bak semaya

tanımak istersen eşi ve dostu bir vedaya

bedava kıyafetlerin topraktan riyaya

alay etmek nedir bilinmez yüz kızarmadıkça

yitirmek acı verir kaybedip kazanmadıkça

yürümek zor gelir yatağa bağlı kalmadıkça

bilgi zırvadır bahsedip anlatmadıkça

güzeldir gül yüzün o gün gelip solmadıkça

kaybetmek farz olur nankör gözün doymadıkça

emeklemek bi nimet öncü sert adımlara

ağlamak gülümsemek kefaleti bir iki damla

basamak haşarıdır yığılırsan olur hüsranla

hırs yapmak boşunadır alır elinden olanıda

yanar dönerdir insan anlaşılmaz hangi safta

ömür gelir geçer beden zimmetli toprağa

dünlerin bugünden sevincin hüzünden yaş döken gözün gülenden ne farkı var

esen yelin tatlı rüzgarın ve yağmurun kızınca fırtına yıkan selden ne farkı var

çark ederken ayrep yelkovan aynı yerde göçüp giden bi sis tarifin ne farkı var

temeli yalana dayalı başlayan her sözünde övündüğün yüzün maskeden ne farkı var

önüne bend olup günahlara köleyse dostluğun yolunu saptıran iblisten ne farkı var

zenginin fakirden ömrün bi çizgiden hayatın yere düşen yapraktan ne farkı var

çıkınca son nefes sonsuzluğa gecer beden o zaman bedeninin topraktan ne farkı var

kucakta doğarak omuzda veda eden sensin aradaki zamanın yalandan ne farkı var

eksik olan akıldır ancak ustadır sinek bilmiş geçinenin odundan ne farkı var

bakıp görmeyi bilirsen her yanında ibret ezip geçtiğin canın üstünde hakkı var

kimbilir belki bugün umutlarınla uyanacaksın

hasretle beklediğin hedeflerinle kavusacaksın

belki kaybedip yenilgiyle tanışacaksın

yada bugün unutulup sende unutacaksın

hayat kolay değil yok pes etmek savasacaksın

umutlar yok edilir zorda olsa alışacaksın

susmak çözüm değil varsa derdin konuşacaksın

bakmak görmekmi sandın hissedersen başaracaksın

koşmak yorunca mola verip kendinle yarışacaksın

kalır paran malın bir metre bezle sarılacaksın

boşver kanan sen ol onlar kandırdığını sansın

yarın gülen sen ol herkes aptallığına yansın

kozlar apacık ortada iyi olan kazansın

ibret ders verir örnek almayan utansın

aldattığını sandığın an kendin aldanırsın

öpüp ve başına… kimsin ve kimden farklısın

dünlerin bugünden sevincin hüzünden yaş döken gözün gülenden ne farkı var

esen yelin tatlı rüzgarın ve yağmurun kızınca fırtına yıkan selden ne farkı var

çark ederken ayrep yelkovan aynı yerde göçüp giden bi sis tarifin ne farkı var

temeli yalana dayalı başlayan her sözünde övündüğün yüzün maskeden ne farkı var

önüne bend olup günahlara köleyse dostluğun yolunu saptıran iblisten ne farkı var

zenginin fakirden ömrün bi çizgiden hayatın yere düşen yapraktan ne farkı var

çıkınca son nefes sonsuzluğa gecer beden o zaman bedeninin topraktan ne farkı var

kucakta doğarak omuzda veda eden sensin aradaki zamanın yalandan ne farkı var

eksik olan akıldır ancak ustadır sinek bilmiş geçinenin odundan ne farkı var

bakıp görmeyi bilirsen her yanında ibret ezip geçtiğin canın üstünde hakkı var

Similar Posts

6 Comments

  1. Geri bildirim: Pingback
  2. Geri bildirim: Pingback
  3. Geri bildirim: Pingback
  4. Geri bildirim: Pingback
  5. Geri bildirim: Pingback
  6. Geri bildirim: Pingback

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir