Ian Brown – The Gravy Train

Bir şarkı yazmalıyım sana Beni anlatmalı, sıkıntımı Sözlerde adın geçmemeli sakın Ama senden söz etmeli Söz etmeli, söz etmeli Yıllardır kursağımda düğüm Anlatamadıklarım Bu şarkı bile karamsar Anlatıp anlatmayayım

Anlatılmaz bin dert ile geçiyor ömrüm Bir vefasız kederinden eriyor garip gönlüm Şu simsiyah geceler mi acep ben mi öksüzüm Bir vefasız kederinden eriyor garip gönlüm

Bulunmaz ben gibi bahtı kara Yüreğimde binbir çaresiz yara Dur gitmeyin diyemedim giden yıllara Eskiden neydim ne hale düştüm Akar gözlerimden yaşlar neyliyim Yitirdim hep bir bir ümitlerimi Ah çeker ararım geçen günleri Eskiden neydim ne hale düştüm Ne yazık ömrümü boşa harcadım Koskoca dünyada yalnız kaldım Herşey bir yalanmış çok geç anladım Eskiden neydim…

when he was about seventeen he stole a magazine ‘dancing queen’ the frontpage girl called marilyn she looked pretty, lean and quite obscene he knew she’d never let him down like every other one in town she was the only one marilyn the dancing queen was smiling from his TV screen marilyn the dancing queen…

NaMahrem Teşekkür ederim kadınım gidişin beni tanıttı Gözümden akan yaşlar senin gittiğine kanıttır Sana yazamıyorum bak ellerimde derman kalmadı Ve düşündüm de ben aylarca neden gözyaşı akıttım Norton Teşekkür ederim bu canımı aldığın için Nasıl da elleri saçında geziyor tanımadığım o pi.in O biçim seviyorum seni anlamasan bile Sana yazıyorum ben her gece saatlerce içip…

Today, I passed you on the street, And my heart fell at your feet. An’ I can’t help it if I’m still in love with you. Somebody else stood by your side, And he looked so satisfied. An’ I can’t help it if I’m still in love with you. A picture from the past came…