Dave Dudley – Bad Moon Rising

Gözleriyle Elleriyle Sürdü atları denize Hançerlendim Yaralandım Boşaldı kuşlar geceye Sor ateşe Ermişlere Geçmi kaldık kendimize Yalanlardan yangınlardan Ne kaldı geriye

(Troy Verges, Brett James) When I was nineteen I threw my stuff in the car I headed up to the Rockies, got a job at this bar Selling beer to the locals, just barely getting by On the tips from the rich kids, there on daddy’s dime But when I saw her walk in one…

Sabah oldu kalktım, Elim bosa gidiyordu. Gitarımın alt teli kopmus, Arayıp bulamıyordum. Aklımı tutamadım, kafatasımdan Uçtu uçtu. Helada iki musluk bozuk Cırıl cırıl cırlıyordu. Kalktım bi de ben cırlattım. Yok “çok sesli” yok “tek sesli”. Aklımı tutamadım, kafatasımdan Uçtu uçtu. Bak ellerim nasırlastı Ulasmaya uğrasmaktan. Parmaklarıma kan oturdu. Ve Selamünkavlenmürabbirrahim. Aklımı tutamadım, kafatasımdan Uçtu uçtu….

(Chante Moore / James Harris III / Terry Lewis) I don’t need anything, ’cause when I’m close to you, something happens to me. Well, it doesn’t take, candlelight, baby, and it doesn’t take, romantic music, no, the flowers you bring, make me smile but oh baby, I don’t need the violins, as the moon shines…

Geri dönülmez bir yoldayım Bir avuç toprak son nasibim Gün güneş olsam ben neyleyim Gönlümde akşam oldu benim Bazen bir rüzgarım esen Bazende de düşen bir yaprak Tut ellerimi istersen Maziye uzanarak Bütün baharlar gelip geçti Artık hayallerim hep sensiz Yaşıyorum bak kaderimi Ağaçlar gibi sessiz sessiz

Duy varsa gücün eğer güzeldir uymak Candan geçemezsin asla varmadan pek uzak Susmak gerekir şimdi sema alemi bu hu dost Söz söylemek orda bir şiir, bir ney bakıştır ancak Geçsin gece sarhoşluğumuz gönülde Kendince yanıp duran söz olduk gönülde Biz kendimizin aşığıyız hemde sevgilisi Meclis de biziz gül de biziz bülbülde de Var başka lisanımız…