You are all the same
The wounded bleed to death
Tarnish my name
You deserve nothing at all…
You knew that life was a game…
You deserve nothing at all…
You must endure your own PAIN!
Life in the dark without a light
Hollow empty
Let
You are all the same
The wounded bleed to death
Tarnish my name
You deserve nothing at all…
You knew that life was a game…
You deserve nothing at all…
You must endure your own PAIN!
Life in the dark without a light
Hollow empty
Let
Everybody
Ayrılığın vakti geldi Çarem yok ki biliyorum Seni alıp düşlerime, Bu şehirden gidiyorum Cebimde bir küçük resmin, Dudağımda yalnız ismin Yüreğimde bitmez sevgin, Bu şehirden gidiyorum Gidiyorum, gidiyorum Bu şehirden gidiyorum Başım darda yolum uzun, İçin için eriyorum Sen ağlama dayanamam Bu şehirden gidiyorum Elimde bir küçük resmin, Dudağımda yalnız ismin Yüreğimde sonsuz sevgin, Bu…
Merry, you may be. For I am the flesh in your tounge. Create to yourself, images of these glass-eyed figures, and expose to me, your skin – whorish as ever. They speak to me, your pores, your veins, in a rush of melancholy. In a stream of misantrophy. Remove the carpet, so I may be…
Hava keskin bir kömür kokusuyla dolar, Kapanırdı daha gün batmadan kapılar. Bu, afyon ruhu gibi baygın mahalleden, Hayalimde tek çizgi bir sen kalmışsın, sen! Hülyasındaki geniş aydınlığa gülen Gözlerin, dişlerin ve ak pak gerdanınla Ne güzel komşumuzdun sen, fahriye abla! Eviniz kutu gibi küçücük bir evdi, Sarmaşıklarla balkonu örtük bir evdi; Güneşin batmasına yakın saatlerde…
Sana bir türkü yaktım gönlümce Zulüm dolu, hicran dolu Ben dolu Aşk doğar, yaşar, ölür derdin Ölmedi işte Sen allah mısın be Sana bir türkü yaktım kendimce Yalan dolu, dolan dolu, sen dolu Sevgimi ben doğurdum Ben yaşattım Sen vurdun Gebermedi Yaşamayı öğretirken öldürdün beni Cezan pranga olmalı.
Found A Picture Of You Today So I Ripped It Up And Thru It Away You